Bir ülke nasıl yanar?
Bir orman nasıl yanar, biter?
Bir millet nasıl çaresiz kalır?
İşte bu sorularla açıldı gözlerim bu sabah.
Çünkü ben dün gece uyuyamadım.
Peki ya siz?..

Türkiye haftalardır cayır cayır yanıyor.
İzmir, Mersin, Bursa, Karabük, Sakarya, Tekirdağ, Kahramanmaraş, Antalya…
Ülkenin dört bir yanı alevlere teslim. Sadece Temmuz ayı içinde 47 ilde yüzlerce yangın çıktı.
İzmir’de 26 bin hektar orman kül oldu. Mersin’de Akgöl Kuş Cenneti yok oldu.
Karabük’teki yangın nedeniyle Ankara yolu ulaşıma kapatıldı.
Ve Bursa’da alevler şehir merkezine kadar indi, mahalleler tahliye edildi.
Bir sabah uyanıyoruz, ciğerimiz yanıyor; bir akşam gözlerimizi kapatıyoruz, köyler boşaltılıyor…

Ama bazı yaralar uyutmuyor insanı.
Özellikle o 11 can…
5 itfaiye eri, 5 AKUT gönüllüsü ve 1 orman köylüsü…
Bu ülkenin alın teri, emeği, vicdanıydı onlar, kalbimizde yandılar.
Ve ben bu gece uyuyamadım, Ruhum sızladı.
Siz sorumlular, sizler nasıl uyudunuz?

Türkiye yangınla mücadelede neden hep geç kalıyor?
Çünkü eksiklerimiz can yakıyor.

Türkiye’nin yangın söndürme uçaklarının büyük kısmında gece görüş sistemi yok.
Bu, ne demek biliyor musunuz?
Gece ormanlar yanarken biz yalnızca seyrediyoruz demek.
Çünkü müdahale edemiyoruz. Çünkü uçaklar gece göremiyor.
Ve biz, sabah gün doğunca yanan çocukluklarımızı, köylerimizi, ormanlarımızı izliyoruz.

Avrupa’da ise durum farklı. Modern uçaklar, gece görüş kameraları, koordinasyon sistemleri sayesinde gece de, fırtınada da müdahale edebiliyorlar.
AB’nin rescEU filosu, 22 yeni DHC-515 uçağı ile her ülkeye destek verecek güce ulaştı.
Bizde ise hâlâ “uçak yok, helikopter az” açıklamaları yapılıyor.
İhmalkârlık bu.
Ve bu kabul edilemez!

Sorumlulara soruyorum:
Neden Türkiye’nin ormanları hep yalnız?
Neden 2021’den bu yana aynı hataları tekrar ediyoruz?
Neden gece görüşlü uçaklarımız hâlâ yok?
Neden yangınlar büyüyene kadar bekleniyor?

Bu ülkenin yangına karşı direnci, sadece rüzgâra değil, sizin ihmalkârlığınıza yeniliyor.

Ben bu gece uyuyamadım…
O orman köylüsünün gözleri aklımdan gitmedi.
Göçmen kuşların çırpınışı…
Bir itfaiyecinin “Yetişemedik!” feryadı kulaklarımda çınladı.
Siz sorumlular, sizler uyuyabildiniz mi?..

Yanan sadece ağaç değil.
Yanan nefesimiz, yanan çocuklarımızın geleceği…
Ve bu yangının közünden doğacak olan şey ya yeni bir bilinç olur,
Ya da sonsuza dek sürecek bir ihmal zinciri.

Ben bu gece uyuyamadım.
Siz hâlâ uyuyorsanız, bilin ki biz çoktan uyanmışız.