Bugün dünya çok büyük bir değişim sürecinden geçiyor. Görünüşe göre artık savaşlar tanklarla değil; ekonomi, sağlık, medya, çevre ve toplum düzeni üzerinden yapılıyor. Peki bu süreçte Türkiye’nin rolü ne?

Ekonomi: Tesadüf mü, Sessiz Bir Yönlendirme mi?

Yüksek enflasyon, alım gücünün azalması ve artan borçlanma… Halkların yaşadığı ekonomik zorluklar giderek derinleşiyor. Acaba bunlar doğal ekonomik dalgalanmalar mı, yoksa küresel stratejilerin bir parçası mı?

Tarım ve Gıda: Gelecek Kimin Elinde?

Yerel üretimin azalması ve dışa bağımlılığın artması dikkat çekiyor. Görünüşe göre tohumdan gübreye kadar birçok alanda küresel şirketlerin etkisi giderek güçleniyor. Bu durum uzun vadede bağımsızlık yerine bağımlılık mı getiriyor?

Sağlık Politikaları: İnsan Sağlığı mı, Kâr mı?

Pandemi sürecinde ilaç şirketlerinin kazandığı trilyonlarca dolar, şu soruyu akıllara getirdi: Öncelik gerçekten insan sağlığı mıydı, yoksa ekonomik çıkarlar mı?

Medya ve Algı: Sürekli Korku Pompalaması

Televizyon, internet ve müzik aracılığıyla sürekli kriz, şiddet ve korku mesajları veriliyor. Acaba bu bir tesadüf mü, yoksa toplumları daha kaygılı ve bağımlı kılmak için uygulanan bir yöntem mi?

Türkiye’nin Stratejik Önemi

Türkiye, doğu ile batı arasında köprü görevi gören bir ülke. Enerji yolları, genç nüfusu ve jeopolitik konumu sayesinde görünüşe göre küresel senaryolarda önemli bir pilot bölge gibi öne çıkıyor.

En Önemli Soru: Liderler ve Dünya Düzeni

Madem devlet başkanları ve politikacılar, akıllı, deneyimli ve güçlü oldukları için seçiliyor… O halde neden dünya bu durumda? Neden hâlâ yoksulluk, savaş, açlık ve adaletsizlik var?

Çözüm: Bilinçli Bireyler

Belki de cevap bizdedir. Çünkü görünüşe göre, bu sessiz savaşta en güçlü silah; bilinçli birey olmak, sorgulamak, üretmek ve korku yerine umut yaymaktır.