"Deli Doktoru" Miti Toplumumuzda psikolojik desteğe dair önyargılar ne yazık ki hala varlığını sürdürmektedir. "Ben deli miyim ki psikoloğa gideyim?" düşüncesi, birçok kişinin ihtiyaç duyduğu desteği almasını engeller. Oysa psikolog, sadece ağır ruhsal hastalıklarla değil, günlük yaşam stresleri, ilişki sorunları, karar verme güçlükleri gibi herkesin yaşayabileceği durumlarla da ilgilenir. Terapiye gitmek akıl sağlığının bozuk olduğunu değil, kişinin kendine ve yaşamına önem verdiğini gösterir.
"Sadece Konuşarak Ne Değişir?" Terapiyi "dertleşmek" veya "sohbet etmek" olarak görmek büyük bir yanılgıdır. Terapötik süreç, bilimsel temellere dayanan, belirli teknik ve yöntemlerin kullanıldığı yapılandırılmış bir süreçtir. Bir aile terapisti veya bireysel terapist, sorduğu sorularla sizin farkındalık kazanmanızı sağlar, göremediğiniz kör noktaları aydınlatır. Beyin nöroplastisitesi sayesinde, konuşma terapileri beynin yapısını ve işleyişini olumlu yönde değiştirme gücüne sahiptir.
"Bir Kere Gitsem Yeter" Psikolojik sorunlar bir günde oluşmadığı gibi, bir günde de çözülmez. Terapi bir süreç işidir; sabır ve emek gerektirir. "İlaç yazar geçer" beklentisiyle psikoloğa başvurmak yanlıştır (psikologlar ilaç yazmaz, gerekirse psikiyatriste yönlendirir). Özellikle kökleşmiş ilişki sorunlarında başvurulan çift terapisi, çiftlerin alışkanlıklarını değiştirmesi zaman alacağı için belirli bir süreklilik gerektirir.