Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde ekonomiden savunma sanayiine bütün alanlarda bağımsız adımlar attıkça, türlü engelleme girişimleriyle karşı karşıya kaldıklarını belirterek, "Bu noktada küresel medya organlarının bir kısmının Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan karşıtı algı oluşturmak için sürekli ideolojik bir tarafgirlikle hareket etmesini objektif gazetecilik adına da sorunlu buluyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Yunus Emre Enstitüsü’nün iş birliğiyle Türkiye’de faaliyet gösteren yabancı medya mensuplarını yönelik Türkçe Eğitim programı düzenlendi. Programa sayıda yabancı medya mensubu katıldı. Eğitimi tamamlayan medya mensupları için ise bir sertifika töreni düzenlendi. Uluslararası Medya Mensupları Türkçe Eğitimi Sertifika Törenine Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Yunus Emre Enstitüsü Başkanı Prof. Dr. Şeref Ateş ve çok sayıda davetli katıldı. Törende bir konuşma yapan Fahrettin Altun, “Aldığınız Türkçe eğitiminin, ülkemizde sürdürdüğünüz mesleki ve sosyal hayatınıza büyük katkı sağlayacağına inanıyorum. Bizim kültürümüzde ’bir lisan, bir insan’ diye veciz bir söz var. Bu söz, öğrenilen her dilin, aynı zamanda ’bir insan daha olmak’ anlamına geldiğini anlatır; yeni bir dilin, insanın ufkunu genişleteceğine işaret eder. Hiç kuşkusuz, dil bilmek, gazetecilik mesleği söz konusu olduğunda daha da önem kazanıyor. Hatta dil bilmek, artık gazeteciliğin mütemmim bir cüzü haline gelmiş durumda. Özellikle de başka bir ülkede mesleğini icra eden bir gazeteci için, bulunduğu ülkenin dilini bilmek bir zorunluluktur. Görev için gittiği ülkenin gündemini, o ülkenin kendi dilinde takip eden uluslararası bir medya mensubunun yazacağı haberin, yapacağı yorumun, üreteceği görsel içeriğin niteliği de yükselecektir. Bu kazanım, söz konusu gazeteciyi mesleki anlamda farklılaştıracağı gibi, ona sosyal hayatta da birçok imkan sağlayacaktır. Biz de ülkemizdeki uluslararası medya mensuplarının Türkçe biliyor olmalarını, Türkiye’yi Türkçe olarak takip edebilmelerini önemsiyoruz" diye konuştu.

"Bölgesel etkinliği artan ülkemize dünya medyasının ilgisi çok yüksek"

Türkiye bölgedeki etkinliğinin artması sonucu yabancı medya mensuplarının da Türkiye’ye yoğun ilgi duyduğunu belirten Altun, “Bölgesel ve küresel etkinliği artan ülkemize, dünya medyasının ve uluslararası gazetecilerin yüksek bir ilgisi söz konusu. Özellikle de İstanbul’un dünyanın sayılı medya merkezlerinden biri haline gelmesinden büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Türkiye ve bölgeye dair gelişmeleri dünya kamuoyuna aktarırken, hakikatten ayrılmayan uluslararası medya çalışanlarının destekçisi olmayı sürdüreceğiz. Hakikat demişken geçtiğimiz günlerde karşılaştığım ve beni düşünmeye sevk eden bir sloganı sizinle paylaşmak istiyorum. Şöyle yazıyordu: ’Hakikat gazeteciyle olur.’ Gerçekten de gazeteciliğin özel bir meslek olduğunu teslim etmemiz gerekiyor. Gerçek gazetecileri, ’hayatlarını dünyayı anlamamıza yardımcı olmaya adamış kişiler’ olarak tanımlayabiliriz. Gazeteciliği layıkıyla icra etmek için bu mesleği gerçekten sevmek, aynı zamanda sadece ve sadece hakikatin peşinde olmak gerekiyor. Gazeteciden dünyanın bir ucunda da olsa bir savaşı, bir afeti, insani ya da politik bir gelişmeyi gerçekleriyle sunması beklenir. Bu anlamda gazetecilik bir kamu görevidir” dedi.

Gazeteciliğin son dönemlerde yaşanılan maddi sıkıntılar nedeniyle masa başına hapsolma ihtimaliyle karşı karşıya kaldığını dikkat çeken Altun, “Bugün gazeteciliğin karşı karşıya olduğu en büyük tehlikelerden biri de özellikle maddi sıkıntılar nedeniyle masa başına hapsolma ihtimalidir. Maalesef küresel salgın döneminde bu sürecin hızlandığına hep birlikte şahit olduk. Ne var ki, bu özel mesleği sahadan kopmuş hâlde icra etmek mümkün değildir. Biz de bu bilinçle, ülkemizdeki ve bölgemizdeki gelişmeleri takip eden uluslararası medya mensuplarının çalışmalarını kolaylaştırmak, onları desteklemek için birçok adım attık. Sizlerin sıcak noktalara ulaşmanızı, istediğiniz bilgilere erişmenizi ve toplumumuzu daha yakından tanımanızı sağlayacak projeleri hayata geçirme gayreti içinde olduk. Bugün dünyanın muhtelif yerlerinde ve ülkemizde yalan, yanlış, art niyetli ve sahte bilgi paylaşımlarının ne kadar çabuk yayılabildiğini görüyoruz. Bu, tüm dünya medyası açısından ’hakikatin tahrif edilmesi’ tehlikesini beraberinde getiriyor. Bu salonda bulunan herkesin bu tablo karşısında hakikat kavramının değerini çok daha fazla önemsediğinden şüphem yok “diye konuştu.

"Sosyal medyanın kötü kullanılmasıyla dezenformasyon ortaya çıkıyor"

Son dönemde özellikle sosyal medyanın kötü kullanılmasıyla birlikte dezenformasyonun vahim örneklerinin arttığına dikkat çeken Fahrettin Altun, “İçinde bulunduğumuz ’hakikat-sonrası’ dönemde, özellikle sosyal medyanın kötüye kullanımıyla birlikte dezenformasyonun vahim örneklerine her gün şahit oluyoruz. Dezenformasyona karşı savaşta, gazetecilerin de kamusal bir sorumlulukla mesleklerini icra etmeleri büyük önem arz ediyor. Medyanın, hakikatin ortaya konması ve yalan, yanlış, çarpıtılmış bilgilerin ayıklanması açısından kutsal bir görevi bulunuyor. Ancak ne yazık ki medyanın kötücül amaçlar uğruna dezenformasyonun, yalanın mecrası olabildiğine de tanıklık ediyoruz.” dedi.

"Bu kötücül medya faaliyetlerinden ülkemiz yoğun bir şekilde nasibini alıyor"

Fahrettin Altun, uluslararası medyanın Türkiye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı algı oluşturma çabası içerisinde olduğunu belirterek, “Bu kötücül medya faaliyetlerinden ülkemiz de yoğun bir şekilde nasibini alıyor. Uluslararası medyanın Türkiye ve Cumhurbaşkanımıza yönelik yoğun ilgisi ne yazık ki çoğu zaman hakikat ve gazetecilik saikiyle olmuyor. Ülkemiz, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde ekonomiden savunma sanayiine bütün alanlarda bağımsız adımlar attıkça, türlü engelleme girişimleriyle karşılaşıyoruz. Bu noktada küresel medya organlarının bir kısmının Türkiye ve Recep Tayyip Erdoğan karşıtı algı oluşturmak için sürekli ideolojik bir tarafgirlikle hareket etmesini objektif gazetecilik adına da sorunlu buluyoruz. Elbette bu tespit ve değerlendirmeler, dünya medyasını ve uluslararası gazetecilerin tümünü kapsamıyor. Mesleki etik bilinciyle hareket eden ve altına imza attığı haberin hukuki ve toplumsal sorumluluğuyla gazetecilik yapan tüm medya mensuplarına can-ı gönülden teşekkür ediyorum. Mesleklerini bu doğrultuda sürdüren hem yerli hem uluslararası basın mensuplarını her zaman destekledik” ifadelerini kullandı.

"Uluslararası medya mensuplarının doğru bilgiye erişmesini kolaylaştıracak zemin hazırladık"

Ülkemizde faaliyet gösteren yabancı medya mensuplarının doğru bilgiye en kolay şekilde ulaşmaları için zemin hazırlandığını belirten Altun, “Uluslararası medya mensuplarının zamanında ve en kolay bir şekilde doğru bilgiye erişebilmesine zemin hazırlayarak Türkiye’nin gerçeklerini hem iç ve dış kamuoyu ile paylaşmalarını sağladık. Bu kapsamda yaptığımız çalışmalarla uluslararası medya mensuplarının Türkiye’ye olan ilgi ve teveccühlerinin arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Uluslararası medyaya her zaman yapıcı ve iş birliğini temel alan bakış açısıyla yaklaşıyor olmamız, hepinizin yakından gözlemlediği birtakım somut adımları atmamızı da beraberinde getirdi. Bu noktada, attığımız adımların bir kısmını sizinle bir kez daha paylaşmak istiyorum. Basın kartlarıyla ilgili ’erken başvuru dönemi’ uygulamasını hayata geçirdik. Yıllardır ikamet başvurularında veya yurtdışına seyahatlerde zaman zaman yaşanan sıkıntıların aşılmasını sağladık. Bugün de erken başvuru imkanından faydalanan 210 basın mensubunun kartlarını teslim etmeye başlıyoruz. Uluslararası medyanın, ülkemizin kamu kurum ve kuruluşlarıyla temaslarının güçlendirilmesi amacıyla bilgi ve yorum talepleri ile çekim izinlerini tek merkezden koordine etmeye başladık. Yalnızca masada değil, sahada da uluslararası medyanın yanında olduk. Bilgilendirme toplantıları ve basın turları düzenleyerek, uluslararası medya mensuplarının karar alıcılara ve sahaya erişimini artırdık. Bu kapsamda dış politika, enerji, eğitim ve adalet gibi başlıca konularda üst düzey yetkililerin katılımıyla brifingler düzenliyoruz. Ülkemizin en doğusundan en batısına kadar her yerinde, ayrıca Suriye başta olmak üzere faaliyet gösterdiğimiz diğer yerlerde, dünyanın gazeteciler aracılığıyla doğru bilgilere ulaşması için faaliyetlerimizi de sürdürüyoruz. Bu kapsamda ilgili kurum ve kuruluşlarla birlikte zaman zaman basın turları da düzenliyoruz" dedi.

Ulaşım ve iletişim altyapısıyla, kültürel hayatıyla, misafirperverliğiyle Türkiye’nin uluslararası medyanın küresel merkezlerinden biri olmasını arzu ettiklerini söyleyen Altun, "Yunus Emre Enstitüsü ile işbirliğine giderek Türkiye’de görev yapan akredite uluslararası basın mensuplarına Türkçe dil eğitimi verilmesi de bu kapsamdaki adımlarımızdan biri oldu. Nisan ayında çevrimiçi olarak başlayan eğitim programımıza 29 ülkeden 53 medya mensubu katıldı. Türkçemize yönelik bu ilgiden memnuniyet duyduğumu özellikle ifade etmek istiyorum. Yine, İletişim Başkanlığı olarak “Türkiye’deki Uluslararası Medya Mensupları İçin Rehber” adlı bir kitap da hazırladık. Bu çalışmada uluslararası medya mensuplarının ülkemizde yapacakları mesleki çalışmalarda ve gündelik yaşamlarında kullanacakları bilgiler yer alıyor. Rehberimiz, Türkiye’ye adım atılan andan itibaren mesleki ve sosyal yaşamda ihtiyaç duyulabilecek bilgilerin yan sıra pek çok sorunun güncel ve kapsamlı cevabını içeriyor. Bu eser, nasıl ev kiralayacağınızdan, çocuğunuz için nasıl okul bulabileceğinize, basın akreditasyonundan ülkemizin siyasi ve bürokratik yapılanmasına kadar pek çok konuda size kılavuzluk edecektir. Elbette İletişim Başkanlığımızın kapısı da her konuda sizlere hep açık olacaktır" dedi.

"Engelsiz CİMER ve Sesli Kitaplardan oluşan ’Kulak Ver’ projeleri bugün hayata geçirildi"

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak görme engelli vatandaşlara yönelik Engelsiz CİMER ve sesli kitaplardan oluşan “Kulak Ver” isimli projelerin bugün Dünya Engelliler Günü’nde hayata geçtiğini belirten Fahrettin Altun, ”Bu arada, bildiğiniz gibi bugün 3 Aralık Dünya Engelliler Günü. Bu anlamlı günün, Türkiye’de ki ve dünyadaki tüm engelliler için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Devlet olarak engelli vatandaşlarımızın eğitimden çalışma hayatına kadar toplumsal yaşamın her alanında yer alabilmeleri için onlara destek olmayı sürdürüyoruz. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı olarak bu kapsamda görme engellilere yönelik “Engelsiz CİMER” ve sesli kitaplardan oluşan “Kulak Ver” projelerini bugün itibarıyla hayata geçiriyoruz. Ayrıca medyanın engelli vatandaşlarımıza sunacağı hizmetlerin kalitesini artırmak için Engelsiz Erişim ve İletişim Kılavuzunu hazırladık. Engelli bireylere yönelik farkındalık oluşturma noktasında medya mensuplarının yaptığı kıymetli katkılar için de teşekkür ediyorum” diye konuştu.