Ruh sağlığı, bireyin sadece zihinsel süreçlerini değil; sosyal ilişkilerini, fiziksel sağlığını ve genel yaşam kalitesini doğrudan etkileyen dinamik bir yapıdır. Hayatın karmaşası içerisinde karşılaştığımız travmalar, ilişki krizleri, kaygı bozuklukları veya depresif süreçler, profesyonel bir desteği zorunlu kılabilir. Akademik kariyerini sosyoloji, aile danışmanlığı ve klinik psikoloji üçgeninde şekillendirmiş, uluslararası düzeyde doktora derecesine sahip bir uzman olarak; İzmir’deki ofisimde ve online platformlarda danışanlarıma rehberlik ediyorum.
Bu yazıda, modern psikoterapinin en etkili yöntemlerinden biri olan EMDR terapisinden, ilişkilerinizi dönüştürecek danışmanlık süreçlerine ve klinik psikolojinin çözüm odaklı dünyasına kadar merak ettiğiniz tüm detayları bulacaksınız.
Klinik Psikolojide Uzmanlık ve Travma Odaklı Yaklaşım
Klinik psikoloji, insan davranışlarını, duygusal çatışmaları ve zihinsel bozuklukları bilimsel yöntemlerle değerlendiren ve tedavi etmeye yardımcı bir disiplindir. Ancak her yaklaşım, her danışan için uygun olmayabilir. Önemli olan, danışanın hikayesine en uygun, kanıta dayalı yöntemi belirlemektir.
Northwest University bünyesinde "İntiharın Psikolojik Faktörleri" üzerine yaptığım doktora çalışması ve St. Clements University’den aldığım "Doctor of Letters" (Sosyal Psikoloji) unvanı, çalışmalarımın akademik omurgasını oluşturmaktadır. Bir izmir klinik psikolog arayışında olan bireyler için en kritik nokta, terapistin travma üzerindeki yetkinliğidir. Travma, sadece büyük kazalar veya kayıplar değildir; çocukluk çağında ihmal edilmekten, iş hayatındaki mobbinge kadar geniş bir yelpazeyi kapsar.
İzmir’deki çalışmalarımda, danışanlarımın geçmişte yaşadığı ve bugünlerini sabote eden bu "işlenmemiş anıları" tespit etmeye odaklanıyorum. Özellikle travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), Bipolar Bozukluk ve Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) gibi karmaşık tablolarda, hekim iş birliğiyle yürüttüğümüz süreçlerde bilimsel bir yol haritası izliyoruz. Amacımız sadece semptomu ortadan kaldırmak değil, semptoma neden olan kök sorunu çözümlemektir.
Zihnin İyileşme Gücü: EMDR Terapisi Nedir?
Psikoterapi dünyasında son yılların en çok konuşulan ve etkinliği Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından da kabul edilen yöntemlerinden biri EMDR'dir. Peki, sıklıkla duyduğunuz emdr nedir ve bu yöntem neden bu kadar etkilidir?
EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), beynin doğal iyileşme mekanizmasını harekete geçiren bir psikoterapi yaklaşımıdır. Beynimiz normal şartlarda, yaşadığımız olayları işler ve arşivler. Ancak travmatik veya çok stresli olaylar yaşandığında, bu bilgi işleme sistemi bozulur. Olay, o andaki duygu, düşünce ve beden duyumuyla birlikte "donmuş" bir şekilde saklanır. Bugün yaşadığınız ani öfke patlamaları, nedensiz ağlama krizleri veya yoğun kaygı, aslında o donmuş anıların tetiklenmesidir.
İngiltere’de tamamladığım uluslararası akredite eğitimlerimle uyguladığım EMDR terapisinde, danışanın göz hareketleri veya diğer çift yönlü uyaranlarla beynin sağ ve sol yarım küresi uyarılır. Bu sayede kilitli kalmış anıların kilidi açılır ve beyin bu anıyı sağlıklı bir şekilde yeniden işler. Özellikle inatçı depresyon, panik atak ve fobi gibi durumlarda EMDR, ilaç tedavisinin yanı sıra veya tek başına çok güçlü sonuçlar verebilmektedir. Danışanlarımız, "Acı anıyı hatırlıyorum ama artık beni rahatsız etmiyor" noktasına geldiklerinde terapinin iyileştirici gücüne şahit oluyoruz.
Depresyon ve Anksiyetede EMDR'nin Rolü
Depresyon, kişinin sadece "üzgün" olması demek değildir; biyolojik, psikolojik ve sosyal faktörlerin iç içe geçtiği bir tablodur. Geleneksel konuşma terapileri bazen mantıksal düzeyde kalabilirken, EMDR kişinin duygusal beynine (limbik sistem) hitap eder. Bu nedenle depresyonun kökeninde yatan "Değersizim", "Yetersizim" veya "Suçluyum" gibi negatif inanç kalıplarını değiştirmede son derece hızlı ve etkilidir. Depresyon idare etme bakımında depresyon nedir ve belirtileri adlı makalemize göz atmanızı öneririz.
İlişkilerde Güven ve İletişim İnşası
İnsan sosyal bir varlıktır ve ruh sağlığımızın en büyük belirleyicilerinden biri de kurduğumuz yakın ilişkilerin kalitesidir. Ancak modern yaşamın stresi, geçmişten getirdiğimiz aile örüntüleri ve iletişim kazaları, çiftler arasında aşılması zor duvarlar örebilir.
Lisansüstü eğitimimde "Eş Seçiminde Aile Etkisi" üzerine yaptığım tez çalışması, aslında ilişkilerin sadece iki kişi arasında yaşanmadığını, geçmiş aile dinamiklerinin bugünkü ilişkimize nasıl "misafir" olduğunu bilimsel olarak ortaya koymaktadır. Profesyonel bir izmir ilişki danışmanlığı süreci, çiftlerin birbirini suçlamadan, yargılamadan dinleyebilecekleri güvenli bir alan yaratır.
İlişki terapisinde amacımız, sorunsuz bir ilişki yaratmak değildir; çünkü çatışma her ilişkide vardır. Asıl amaç, çatışmayı yönetebilmek ve kriz anlarında bağ kurabilmektir. Çalışmalarımızda şu konulara odaklanıyoruz:
- İletişim Krizleri: "Beni hiç anlamıyorsun" döngüsünden çıkıp, empatik dinleme becerisi kazanmak.
- Güven Sorunları: Aldatma veya duygusal ihmal sonrası ilişkiyi yeniden yapılandırmak.
- Kök Aile Sorunları: Çiftlerin kendi aileleriyle olan sınırlarını sağlıklı çizebilmesi.
- Cinsel Sorunlar: Duygusal yakınlığın fiziksel yakınlığa etkisinin analizi.
Çiftler, terapi odasında kazandıkları bu becerileri evlerine taşıdıklarında, sadece ilişkileri değil, bireysel huzurları da artmaktadır.
Neden Akademik ve Bilimsel Yaklaşım?
Psikoloji, popüler kültürün etkisiyle bazen bilimsel temelinden uzaklaştırılabilmektedir. Ancak insan zihni, deneme-yanılma yöntemleriyle ele alınamayacak kadar değerlidir. 2010 yılından bu yana sürdürdüğüm akademik kariyerim, 100'ün üzerinde bilimsel makalem ve yayınlanmış kitaplarım ("İntiharın Psikolojik Faktörleri", "Çocuğunuz Gelişiyor Değişiyor", "İçimizdeki Çocuk" vb.), danışanlarıma sunduğum hizmetin teorik zeminini oluşturur.
Uluslararası hakemli dergilerde (Ankara Eğitim ve Araştırma Sosyal Bilimler Dergisi vb.) yürüttüğüm editörlük görevleri, beni literatürdeki en güncel gelişmeleri takip etmeye ve uygulamaya teşvik etmektedir. Danışanlarım bilirler ki; ofisimizde uygulanan her teknik, dünyada kabul görmüş, etkinliği kanıtlanmış ve etik çerçeveye uygun yöntemlerdir.
Toplumsal Sorumluluk ve Ulaşılabilirlik
Bilimin sadece akademik dergilerde kalmaması gerektiğine inanıyorum. Bu vizyonla "Engelli Çocuk Kalmasın" projesi gibi sosyal sorumluluk çalışmalarında yer alarak, refleksoloji gibi tamamlayıcı yöntemlerle özel gereksinimli bireylere destek oldum. Bugün de aynı anlayışla, hem İzmir'deki ofisimde yüz yüze hem de online platformlar üzerinden dünyanın her yerindeki Türk vatandaşlarına psikolojik destek sağlıyorum.
Sonuç olarak; yaşadığınız zorluk ister bireysel bir travma, ister depresif bir süreç, isterse ilişkisel bir kriz olsun; çözümün bilimsel bir yol haritası mevcuttur. Kendinizi tanımak, geçmişin yüklerinden arınmak ve potansiyelinizi gerçekleştirmek için profesyonel bir adım atabilirsiniz. Unutmayın, yardım istemek bir zayıflık değil, kendinize duyduğunuz saygının bir göstergesidir.