Türkiye’nin pek çok yerinde meydana gelen yangınlar, sadece yangını birebir yaşayan kişilerde değil, uzaktan tanık olan kişilerde de travma etkisi oluşturuyor. Psikiyatri Uzmanı Dr. Özlem Bora, "Medya aracılığı ile olayların kitlelere hızlı bir şekilde iletilmesi, dolaylı olarak çoğu kişide travma etkisi oluşturuyor. Kaygı, sinirlilik, umutsuzluk, çaresizlik, kendini yalnız hissetme ve hayattan kopma gibi duygular gelişiyor. Ortak duyguların uyanmasıyla birlikte yardımlaşma ve dayanışma davranışları yaraların sarılmasında olumlu etki oluşturacak" dedi.

Ülkemizde son 1 haftadır devam eden ve kontrol altına alınamayan yangınlar, herkesi derinden sarstı. Ormanlarımızın kül olmasıyla ekosistemimiz de büyük zarar gördü. Medicana International İzmir Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Dr. Özlem Bora, bu boyutlardaki afetlerin toplumları sosyoekonomik açıdan olduğu kadar ruhsal anlamda da etkilediğini dile getirdi.

Çaresizlik ve umutsuzluk duygusu

Yangınları birebir yerinde yaşayan, can ve mal kaybı olanlar ile yangına müdahale eden kişilerin ruhsal olarak çok daha fazla etkilendiğini belirten Uzm. Dr. Bora, "Günümüzde teknolojinin ve sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla olaylar kitlelere çok daha hızlı bir şekilde iletilebiliyor. Bu da toplumda travma etkisi oluşturuyor. Genellikle dikkatsizlik, tedbirsizlik ve ihmal gibi nedenlerle meydana gelen felaketlerin kişide oluşturduğu travmatik etki ve tepkisellik ise daha fazla oluyor. Bu tür olaylarda en başta duygusal bir karmaşa yaşanır. Kaygı, sinirlilik, umutsuzluk, çaresizlik, değersizlik fikirleri, kendini yalnız hissetme ve hayattan kopuk hissetme gibi duygular olabilir. Büyük bir afet gerçekleşip kısa sürede sonlandığında insanlar hemen çözüm üretme ve yaralarını sarma yoluna giderler; ancak sonuçlanmayan ve devam eden felaketlerde insanların çaresizlik ve umutsuzluk duyguları artmaktadır” dedi.

Travmatik fotoğraf ve videolardan uzak durun

Sosyal medyada zaman zaman bilgi kirliliği olabildiğine dikkat çeken Uzm. Dr. Özlem Bora, "Özellikle bilimsel olduğunuzdan emin olduğunuz haberleri ve yayınları takip etmek, sosyal medyadaki travatik fotoğraf ve video paylaşımlarından uzak durmak gerekir. Özellikle çocukların bu görüntülere maruz kalmaması için daha da dikkatli olmak, gerçekçi bir şekilde yaşına uygun açıklamalar yapmak gerekir. Ruhsal etkilenmeyi en aza indirmek için öncelikle duygu ve düşüncelerin farkına varmak ve baş edemediğiniz noktada ruh sağlığı çalışanlarından yardım almak önemlidir" şeklinde konuştu.

Afet sonrasına dikkat

Yetkili kurumlar ve medya tarafından insanlara sürekli gerçekçi açıklamalar ve bilgilendirmeler yapılması gerektiğini, bölgedeki felaketten direkt etkilenen kişilerin umutsuzluk ve çaresizlik duygularını azaltmak için ruhsal ve maddi ihtiyaçlarının gözetilmesi gerektiğini belirten Uzm. Dr. Bora, “Sahipsizlik, destek görememe fikri her insanı daha da derinden etkiler. Bu nedenle ortak duyguların uyanmasıyla birlikte yardımlaşma ve dayanışma davranışları çok daha olumlu etki yaratır. Böyle büyük bir kayıp sonrası önce kayıpların yasını tutmak, acıya ortak olmak, sonrasında yerine koyma çalışmaları yapmak daha uygundur. Afet sonrasında ortamdan hızla çekilen yardım eli de oradaki insanlarda üzüntü ve kaygı oluşturur” diye konuştu.