Başkent Ankara Kalkınma Projesi (BAKAP), kent tarımını kalkındırmaya başladı. Kırsal kalkınma destek programlarıyla ekonomik yönden yerli üreticinin yanında olmayı sürdüren Büyükşehir Belediyesi, Gölbaşı Karaoğlan Mevkiinde 2 bin 700 dekarlık alanda yer alan arazisinde kurduğu ‘Tarım Kampüsü’ modeli ile kent ekonomisini canlandırmayı hedefliyor.

Yerli üreticilere tohumdan gübreye kadar birçok konuda destek sağlayan Büyükşehir Belediyesi, Gölbaşı Karaoğlan Mevkiinde 2 bin 700 dekarlık alanda kurduğu tarım kampüsünde hem çeşitli ürünlerin üretimini gerçekleştiriyor hem de yetiştirdiği ürünleri yerli üreticiler ile sosyal yardım alan ailelere ücretsiz dağıtıyor. Başkentli çiftçilere ekonomik yönden destek sağlayan BAKAP Projesinin önemli bir ayağı olan Gölbaşı Karaoğlan Tarım Kampüsü sayesinde kent ekonomisi de her geçen gün canlanıyor.

“Belediyeler açısından Türkiye’nin en büyük tarım kampüsünü burada inşa ediyoruz” diyerek BAKAP Projesi’nin önemini anlatan Kırsal Hizmetler Daire Başkanı Ahmet Mekin Tüzün, belediyeye ait tarım arazilerinden çok amaçlı yararlanacaklarını belirterek, şu açıklamalarda bulundu:

“Ankaralı üreticilerin eğitimlerini vereceğimiz bir eğitim merkezi için bir Tarım Akademisi kuruyoruz. Eğitimleri Gölbaşı Karaoğlan’da vereceğiz. Kısa kurslarımız da olacak. Bunun içerisinde Doğa ve Tarım Kampı kuruyoruz. Burada çocuklarımıza tarımı sevdirmek, doğayı ve doğada yaşamı anlatmak için bir ünitemiz olacak. 5 adet laboratuvarımız da olacak. Amacımız üreticinin sulama suyu, toprak ve kalıntısına bakmak.”

Ankaralı üreticiyi sertifikalı üretime yönlendirmeyi planladıklarını vurgulayan Tüzün, “Bunun için üreticilerin ürettikleri ürünlerdeki kalıntıları tespit edebilmemiz, iyi tarım ve organik tarım sertifikası almaları için esas teşkil edecek. Analiz raporlarını verebilmek ya da Ankara’dan yurt dışına ihracatta kullanacağımız kalıntı raporlarını verebilmeyi amaçlıyoruz” açıklamasında bulundu.

Uluslararası geçerliliği ve akreditasyonu olan bir laboratuvar kuracaklarını da söyleyen Tüzün, “Burada sera bölgelerimiz olacak. Bu seralarda üretimleri hem tohumdan hem çelikten hem de kuracağımız doku kültür laboratuvarımızdan elde edeceğiz. Bir diğer laboratuvarımız ise tıbbi ve aromatik bitkiler olacak. Biliyorsunuz pandemiyle birlikte bu bitkilere ciddi bir kayış var. Ankara ekolojisi de buna çok uygun. Bunların dışında bir üretim alanımız var. Hem örtü altı hem de açık alanda üretimlerimiz olacak” diye konuştu.