Geçtiğimiz yıl Maliye Bakanı Nurettin Nebati artan ev kiralarına karşı yüzde 25 sınırı getirildiğini açıklamıştı.  Nebati’nin bu açıklamalarından sonra ev kiraları bırakın yüzde 25 artmasını yüzde 200’leri aşan oranlarda zamlandı.

Bu fahiş kira artışlarına ilişkin konu bugün TBMM gündeminde dile getirildi. Tüm kirada oturanları ilgilendiren açıklama İstanbul Milletvekili Züleyha Gülüm’den geldi.

Kira artışlarına ilişkin verilen kanun teklifi hakkında açıklamalarda bulunan Gülüm şu ifadeleri kullandı;

Barınma Krizi

Tarihin en büyük barınma kriziyle karşı karşıyayız. İstanbul'da, Antalya'da, İzmir'de, Türkiye'nin dört bir yanında kiralar inanılmaz artmış durumda. İnsanlar kiralarını ödeyemediği için evlerinden atılıyor. Artık öyle bir hâl aldı ki kiracı-ev sahibi kavgaları arttı, kapılar kırılıyor, ilişkiler bozuluyor ama bu da sizin umurunuzda değil.

 Şimdi, kiraya ilişkin konut kirasında yüzde 25 sınır getirdiniz güya ama bu bir çözüm üretti mi? Üretmedi çünkü bu sefer de ev sahibi ile kiracılar birbirine girdi, orada sorun alanları oluşmaya başladı; kiracı da haklı ev sahibi de haklı. Zira, kiraya verdiği yerle geçinen binlerce ev sahibi var ama kiracıların gelirleri çok düşük, nasıl ödeyecekler? Bu sorunun, bunun cevabı yok; bu da sizin umurunuzda değil.

 Şimdi, böyle bir sorun yaşanıyorken, her tarafta bu sorun almış başını gidiyorken siz getiriyorsunuz yine kendi müteahhitlerinizi destekleyen seçim öncesi “Aman, bir göz boyama işleri yapayım da oy mu alırım, bundan çıkar mı sağlarım.” diye birtakım düzenlemeler yapıyorsunuz ama öyle bir düzenleme ki aylık kira bedelleri insanların gelirlerinin 3-4 katı. Neyle ödeyecek? Hadi bu rakamı ödediler, neyle geçinecekler, ne yiyecekler, ne içecekler?

''400 bine yakın insan konut dolandırıcılığı nedeniyle mağdur oldu''

İnsanlar artık ekmeğin fiyatını düşünüyor, ekmek sayısını azaltmışlar; siz konuttan, krediden, kredi borçlarını ödemekten bahsediyorsunuz. Peki, bütün bunları yaparken şu sorun alanları ne oldu? Binlerce insan konut almak için sözleşme yaptı diye dolandırıldı. Şu an 400 bine yakın insan konut dolandırıcılığı nedeniyle mağdur durumda.

Ön ödemeli satışlar nedeniyle paralarını verdiler müteahhitlere ama evlerini falan alamadılar. Üstelik de bu ev satın alma süreçlerinde size yakın olanlara, sizin siyasetinizden olanlara güvenerek yaptılar. Çünkü bunların açılış törenlerine katıldınız, güven verdiniz ve insanlar size güvenerek bu ön ödemeli satışlara katıldılar ama arkasından dolandırıldılar. Şimdi, ne oldu? Mecliste geldi, Mecliste dilekçe verdiler, dediler ki “Bu sorunumuzu çözün.” Evet, Mecliste bir komisyon kuruldu ama komisyon çözüm üretmek yerine geleceğe dair birtakım önerilerde bulundu, onlar da yerine getirilmedi, dolandırılan insanlar ise kendileri dava yoluyla bu işle uğraşmak zorunda kaldılar, idare hiçbir sorumluluk almadı.

300-400 bin insan şu an parasını ödedikleri evlerini alamıyorlar, ya geç aldılar ya eksik aldılar ya hiç alamadılar. Mahkemelerde çok açık olarak dolandıranlar kayırıldı, onlar korundu, mağdur olan binlerce dışından tırnağından ayırarak ev satın almaya çalışan insanlar oldu, bunları çözdünüz mü? Hayır.

 Şahintepe'de “kentsel dönüşüm” adı altında insanları evlerinden barklarından ediyorsunuz. Tapu verilme dönemi geldiğinde önce tapular dağıtıldı, arkasından dediniz ki “Buradan çıkacaksınız.” Zira, bu insanlar yirmi beş yıl, otuz yıl önce buraya taşındığında burada ne elektrik, ne su, ne yol vardı, binbir emekle burada yaşadılar; zenginleşince, bölge değerli olunca “Sizi buradan gönderiyoruz, Arnavutköy'e Hacımaşlı'ya gideceksiniz. Yolu, suyu, elektriği olmayan yerde yaşayacaksınız.” dediniz ve şimdi onların barınma haklarını ellerinden alıyorsunuz.

Güngören Belediyesi'nin Kentsel Dönüşüm Projesi

Güngören Belediyesi aynı şeyi yaptı, Tozkoparan'da “kentsel dönüşüm” adı altında, rantsal dönüşümde yüzlerce insanı evinden barkından etti ama bu da size yetmemiş ki direnişe katılan, halkla birlikte yol alan, evlerini savunan insanlara şimdi zulmetmeye devam ediyorsunuz. Haluk Çavuşoğlu -biliyordur Güngören Belediyesi adını, size de söylemiş olayım- bu mücadelenin içinde yer aldı diye babasının olan yerde yıkım kararı aldınız hem de o kadar hızlı ki 19 Ocakta karar alındı hemen arkasından yıkıma gidildi ve babasının mülkiyetindeki yer, yıkım kararıyla yerle bir edildi. Niye? Çünkü mücadele etti diye, çünkü haksızlığa karşı çıktı diye, çünkü mahalleliyle birlikte oranın direnişine katıldı diye, “İnsanları evsiz bırakmayın, bu zulümden vazgeçin.” dediği için bunu yaptınız. Haluk Çavuşoğlu’nun üzerinden elinizi çekin, bu zulmünüze son verin diyoruz.