TBMM Başkanı Mustafa Şentop, “Yerli ve millî aşı geliştirme çalışmalarımızda da büyük mesafe kat ettik. Hazır olduğunda millî aşımızı insanlığın hizmetine sunacak, sınırlarımız dâhilindeki etkin mücadelemizi küresel gayretlere aksettireceğiz" dedi.

TBMM Başkanı Mustafa Şentop, dün geldiği Pakistan’de tamaslarını dürdürüyor Şentop, İslamabad’da Ekonomik Işbirliği Teşkilati Parlamenter Asamblesi (EITPA) İkinci Genel Konferansı’na katıldı. Şentop burada gerçekleştirdiği konuşmada, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Parlamenter Asamblesi (EİTPA) İkinci Genel Konferansı vesilesiyle İslamabad’da bulunmaktan ve tam 8 senelik bir aradan sonra EİTPA çatısı altında sizlerle bir araya gelmekten memnuniyet duyduğunu dile getirdi. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı’nın yaklaşık 8 milyon kilometrekarelik bir alanda, 450 milyondan fazla bir nüfusu bünyesinde barındıran, kardeşlik ve dostluk zemininde filizlenen büyük bir teşkilat olduğunu ifade eden Şentop, “Pakistan ve İran ile birlikte kurucu üyesi olmaktan iftihar ettiğimiz bu teşkilat, hitap ettiği geniş coğrafyada, ülkelerimiz arasında ekonomik, teknik ve kültürel iş birliğini daha da geliştirmeyi ve zenginleştirmeyi hedeflemektedir. Ekonomik İşbirliği Teşkilatının parlamenter boyutu ise kıymetli ev sahibimiz Pakistan’ın girişimleriyle 2012 senesinde başlatılmış, 2013’te düzenlenen ilk Genel Konferansta imzalanan Kuruluş Şartı ile hayata geçirilmiştir. Asamblemizin başlangıçta planlanan kurumsallaşma süreci henüz tamamlanamamış olsa da kuruluş hedefleri doğrultusunda çalışma irademizin mevcudiyeti ümit ve ilham vericidir” ifadelerini kullandı.

İkinci Genel Konferansında , “ticaret ve bağlantısallık”, “yoksulluğun azaltılmasında ve kalkınmada turizmin geliştirilmesi” gibi gündem maddelerinin yanında bütün dünyayı etkilemeye devam eden Covid-19 küresel felaketiyle mücadelede parlamentoların üstlenebilecekleri rol ve mesuliyetleri de istişare edileceğini kaydeden Şentop, “Bu meseleler esasen ancak güçlü bir dayanışma, bölgesel ve uluslararası iş birliği vasıtasıyla çözüme kavuşturulabilecek koordinasyon gerektiren hassas meselelerdir. Bilhassa, hayatın her alanının menfi şekilde etkilendiği bu kritik dönemde, söz konusu imtihanlarla ilgili bölgesel istişare ve diyalog atmosferini temin eden Asamblemizden istifade etmemiz şarttır. Buradaki fikir alışverişimiz neticesinde elde edeceğimiz katma değeri parlamentolarımızın çalışmalarına yansıtarak somutlaştırmamız, halklarımızın menfaati bakımından da ehemmiyet arz etmektedir” açıklamasını yaptı.

“İNSANLIK COVİD-19 VE BENZERİ MUSİBETLERE KARŞI BİR KADER ORTAKLIĞI İÇİNDEDİR”

“Küresel krize dönüşen Covid-19 salgını, dünyada 2,5 milyondan fazla insanın hayatına mâl olmuş, sağlık alanında olduğu kadar, ekonomi ve ticaret üzerinde de tahribata yol açmıştır” diyen ŞENTOP AÇIKLAMASINI ŞU ŞEKİLDE SÜRDÜRDÜ:

“Bu sürecin derin sosyo-ekonomik, insanî ve siyasî etkileri bütün dünyada hissedilmektedir. Bu etkilerin istikbaldeki neticeleri ise şüphesiz bütün uluslararası teşkilatlar gibi bu platformun da çalışma sahasında yer tutmaya devam edecektir. Kanaatimce, Covid-19 salgını ve sonrasındaki dönem, başlı başına bir sosyal araştırma, akademik çalışma ve ilmî çözüm üretme dönemi olarak da dünya tarihinde ve literatürde bir dönüm noktası teşkil edecektir. İnsanlık Covid-19 ve benzeri musibetlere karşı bir kader ortaklığı içindedir. Bu sarsıcı krizle mücadelede uluslararası iş birliği ve dayanışma belki de hiç olmadığı kadar elzem hâle gelmiştir. Salgının, küresel ölçekte bir yaklaşımla, ancak hızlı ve etkin bir aşılama ile bertaraf edilebileceği aşikâr olmasına rağmen küresel adaletsizlik aşıya erişim noktasında da maalesef kendini göstermektedir."

“YERLİ VE MİLLÎ AŞI GELİŞTİRME ÇALIŞMALARIMIZDA DA BÜYÜK MESAFE KAT ETTİK”

Şentop, “Türkiye olarak salgınla müşterek mücadelemizde, süratle geliştirilen aşıların yeterli miktarda üretilerek adil ve erişilebilir bir şekilde bütün insanlığın istifadesine sunulmasının hayatî önemi haiz olduğu kanaatindeyiz. Bizim kültürümüzde veciz bir şekilde ifadesini bulan ‘Paylaştığın senindir, biriktirdiğin değil’ ilkesinden hareketle bugüne kadar 158 ülke ve 11 uluslararası kuruluşa tıbbî yardım ve destek temin ettiğimizi ifade etmek isterim. Yerli ve millî aşı geliştirme çalışmalarımızda da büyük mesafe kat ettik. Hazır olduğunda millî aşımızı insanlığın hizmetine sunacak, sınırlarımız dâhilindeki etkin mücadelemizi küresel gayretlere aksettireceğiz” açıklamasını yaptı.

“DÜNYADA SALGININ ETKİLERİNİN EN FAZLA HİSSEDİLDİĞİ ALANLARDAN BİRİ DE TURİZM VE SEYAHAT SEKTÖRÜ OLMUŞTUR”

Salgından en fazla etkilenen sektörün turizm sektörü olduğunu ifade eden TBMM Başkanı Şentop, “Dünyada salgının etkilerinin en fazla hissedildiği alanlardan biri de turizm ve seyahat sektörü olmuştur. Türkiye olarak, ulusal düzeyde salgının etkilerini asgariye indirmek için Dünya Turizm Örgütü’nün açıkladığı ilkelerle de uyumlu bir şekilde bazı tedbirleri yürürlüğe koyduk. Bu sene, turizm sektörünün geçmiş kayıplarının telafi edilebilmesini teminen her türlü hazırlığı tamamladığımızı ve EİTPA çerçevesinde bilgi ve tecrübe teatisine ve karşılıklı iş birliğini geliştirmeye hazır olduğumuzu ifade etmek isterim. Ekonomik ve ticari ilişkiler ancak güvenli ve istikrarlı zeminde tekâmül edebilmektedir. Bu durum, uluslararası sistemde defalarca tecrübe ettiğimiz bir realitedir. Ülkelerimizin ve bölgelerimizin güvenlik ve istikrarına yönelik her tehdit esasen insani, sosyal ve kültürel yapıyı da hedef almaktadır. Bu tehditler küresel ölçekte dayanışma ve iş birliği ile bertaraf edilmeden, bilhassa savaş, şiddet ve terörle mücadele gibi meseleler üzerinde uluslararası mutabakat ve iş birliği sağlanmadan barış ve huzuru hâkim kılmak mümkün değildir” ifadelerini kullandı.

“TESİS EDİLEN ATEŞKES TAKİP EDİLMELİ”

ŞENTOP, AÇIKLAMASINI ŞU ŞEKİLDE SÜRDÜRDÜ:

“Bu bağlamda, içinde bulunduğumuz coğrafyada yaşanan acıları gündemde tutmaz, insanlık olarak bu acıların müsebbiplerine hesap sormazsak vicdani mesuliyetimizi yerine getirmemiş oluruz. Sadece birkaç hafta önce Filistin’de yaşanan ve hepimizi derin teessüre boğan zulüm bunun bariz bir örneğidir. Bölgede işlenen insanlık suçu ve uygulanan terör sonrasında halihazırda tesis edilen ateşkes takip edilmeli, ihtiyaç durumunda elimiz taşın altına konulmalıdır. Türkiye, iki devletli çözüm vizyonu ve 1967 sınırları temelinde, başkenti Doğu Kudüs olan, coğrafi bütünlüğe sahip, bağımsız ve egemen Filistin Devleti’nin kurulmasına yönelik çabaları kararlılıkla desteklemektedir. Bu husus bölge barışının sağlanması bakımından da çok önemlidir. Keza, yaklaşık 74 yıldır devam eden ve bölge barışını tehdit eden Keşmir sorununun, diyalog yoluyla, insan haklarına ve uluslararası hukuka saygı, ilgili BM kararları temelinde ve Keşmirli kardeşlerimizin beklentileri dikkate alınarak çözülmesi gerekmektedir. Türkiye olarak, uluslararası toplumun artık güçlünün ve sesi çok çıkanın, çok gürültü yapanın değil, haklının yanında durması gerektiğini her seviyede ve her platformda vurguluyoruz. Bu noktada, elimizden gelen her türlü diplomatik gayreti sarf ediyoruz. Salgın öncesinde olduğu gibi bu dönemde de terör örgütleriyle mücadelemizi kararlılıkla sürdürürken, bölgelerimizde güvenlik ve istikrarın tesisine ihtiyaç duyulan her hadisede dost ve kardeşlerimizin yanında duruyor, onlara destek veriyoruz. Uluslararası güvenlik ve huzurun temini noktasında yükümlülüklerini üstlenen ve bunu layıkıyla yerine getirme gayretindeki bir ülke olarak bölgenin ekonomik refah ve istikrarına da katkı sağladığımıza inanıyoruz.”

-İHA-