Marmara Denizi’ni kaplayan deniz salyasına ilişkin açıklamalarda bulunan İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Hidrobiyoloji Anabilim Dalı öğretim görevlisi Doç. Dr. Muharrem Balcı, “Kirlilik kaynaklarını kesmedikten sonra hiçbir şekilde bu iş çözülmez. Marmara Denizi’ni kurtarmak için öncelikle arıtma sistemlerini elden geçirmemiz gerekiyor” dedi.

Marmara Denizi’nin hemen hemen tüm kentlerdeki kıyılarında deniz salyası olarak bilinen müsilaj etkisini sürdürüyor. 2020 yılının son günlerinde ortaya çıkan, su yüzeyini ve derinlerini saran salya, suda yaşayan canlıların da olumsuz etkiliyor. Suyun yüzeyini kaplayarak insan sağlığını da olumsuz etkileyen salya her geçen gün yoğunlaşıyor. Deniz salyasının zararlarından bahseden ve konu ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Muharrem Balcı, Marmara Denizi’ni kurtarmak için öncelikle arıtma sistemlerinin elden geçirilmesi gerektiğini ve biyolojik ve kimyasal arıtma tam olarak faaliyete geçirilmeden bu işin çözülemeyeceğini belirtti.

“SUDA OKSİJENİN DÜŞMESİ BİRÇOK CANLININ BOĞULARAK ÖLMESİNE SEBEP OLACAKTIR”

Deniz salyası hakkında önemli açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Muharrem Balcı, “Şimdi salya oluştuktan sonra öncelikle bir çarşaf gibi adeta bir muşamba gibi deniz yüzeyini kaplıyor. Bu şekil bir denizin hava ile temasını kesiyor. Oksijenlenmesini suyun gaz değişimini engelliyor. Daha sonrasında suda bir ışıksız ortam oluşturuyor ve orada bir sürü fotosentetik canlılar var, makro ve mikro, bunlar fotosentez yaparak deniz oksijenlendiriyor. Bu şekilde oksijen düşmesi ortaya çıktığı zamanda birçok canlının boğularak ölmesine sebep olacaktır. Akabinde de bunlar iyice ağırlaşarak daha sonraki süreçte deniz tabanına çökecek ve deniz dibini kaplayacak. Oradaki yengeç ve midye gibi canlıların ölümüne de sebep olacaktır. İnsanlara direkt şu an zararı yok uzak dursanız. Ama besin zinciri açısından deniz ürünleri tüketiyorsak eğer bazı riskler ortaya çıkabilir. Fakat bu süreç ilerlediğini özellikle yaz ayları ile birlikte bunların yerine farklı daha tehlikeli toksin üreten zehirli madde üreten mikroorganizmalar alabilirim. Eğer bu da oluşursa besin zinciri aracılığıyla midye ve balık dokularını bunlar biriktiğinde insana kadar ulaşabiliyor. En son 2007-2008 yılları yaşanmıştı ama bu kadar uzun süre yayılmamıştı. Şu anki yaşadığımız çok uzun süredir, aylardır gözlenen bir süreç” diye konuştu.

“DENİZ SALYASININ OLUŞMASININ SEBEBİ ORTAMA SALDIĞIMIZ EVSEL VE ENDÜSTRİYEL ATIKLAR”

Deniz salyasını temizleme çalışmalarını ’yetersiz’ olarak değerlendiren Balcı, “Deniz salyasının oluşmasının en büyük nedeni bu canların aşırı artış göstermesi. Bunun sebebi de ortama saldığımız organik atıklar, evsel, endüstriyel atıklar. Sadece görüntüyü kurtarırsınız sonuçta denizin tamamını temizlemeniz imkansız. Ayrıca bu canlılar sürekli çoğalabilen, yine bu yapıları üretebilen organizmalar. Kirlilik kaynaklarını kesmedikten sonra hiçbir şekilde bu iş çözülmez. Marmara Denizi’ni kurtarmak için öncelikle arıtma sistemlerini elden geçirmemiz gerekiyor. Şu an herkes biliyor, sağır sultan bile biliyor. Birçok sanayi kuruluşunun arıtma tesisleri var. Denetime tabi tutuluyor. 2-3 gün bunların göstermelik bir şekilde açıldığını, çalıştığını biliyoruz. Ondan sonra da kapatıp bunların hepsi nehirlere ve derelere veriliyor. Bu sebeptendir ki şu an Tekirdağ tarafından Bursa’ya kadar gidin Mudanya, Balıkesir’e kadar gidin bütün nehirler atık kanal haline dönüşmüş durumda. İçine girip yüzemezsiniz. Hiçbir şekilde su dahi içemeyeceğiniz böyle katran gibi zift gibi görüntüsü olan nehirler var. Bunlar bu kadar yükü nereye taşıyor Marmara Denizi’ne taşıyor. Bunlar önlemeden arıtma sistemleri biyolojik ve kimyasal arıtma tam olarak faaliyete geçirilmeden hiçbir şekilde çözülemez” ifadelerini kullandı.

(Sümeyye İnal - Alper Suat Tutaşı/İHA)