Aydın’da kalaycılığın temsilcilerinden 72 yaşındaki Aydın Alkış ata yadigarı mesleğini ayakta tutmaya çalışıyor.

Gelişen teknoloji ile artan fabrikasyon üretim dolayısıyla her geçen yıl önemini biraz daha yitiren kalaycılığın Aydın’daki son temsilcilerinden Aydın Alkış 41 yıldır ata yadigarı mesleğini sürdürüyor. 37 yaşındaki oğlu Mesut Alkış’a mesleği en ince ayrıntısına kadar öğreten Alkış, kalaycılığın yok olmaya yüz tutmuş meslekler arasına girse de değerini de bilenin azımsanmayacak kadar çok olduğunu belirtti. Göz kararı ve el yordamı ile yapılan sıvama işlemine kalaycılık denildiğini ifade eden kalay ustası Aydın Alkış, "Kalay işi, kalay madeni ile birlikte bakır kapların kaplanmasını sağlar. Her işin bir zorluğu elbette vardır. Rızkımızı buradan kazıyoruz çok şükür. Bu işi sevmeyen yapamaz. Biz de işimizi severek yapıyoruz ki zaten bir usta da sevmediği bir işin başında bulunamaz" dedi.

"Dedemden babama, ondan da bana kaldı"

Babasından devraldığı mesleği sürdüren Alkış, "Dedemizden devraldığımız işi çocuklarımıza öğretmek sureti ile devam ettiriyoruz. Babamdan 1981 yılında bu işletmeyi devraldım. Ondan önce de rahmetli babam bu işi yapardı. Ondan öncesinde de dedem. Ulaşılması zor bir meslek. Öyle herkesin yapabileceği bir iş değil. Bilgi ve el hüneri istiyor. Taş Devri’nden sonra Tunç Devri başlamış. Tunç, kalay ve bakırın birleşmesinden meydana gelir. Mutfak eşyalarında bakır kaplarının kullanım tarihi ise belli değildir. Alüminyum, melamin ve çelik gibi ürünlerin kullanmaya başlama tarihleri bellidir. Ancak mutfak eşyalarında bakır kapların kullanıldığı tarih belli değildir. Bu konuda ben çok araştırma yapsam da kesin bir bilgiye ulaşamadım. Çok farklı ve tarihi bir iş yapıyoruz, mesleğimin bu yönünü çok seviyorum. Bize gelen ürünlerin önce küfünü, yağını, pisliğini temizliyoruz. Temizledikten sonra ısıtıp kalay madenini eriterek bir o parçayı yeniden kaplıyoruz, yenilenmiş olarak geri teslim ediyoruz" diye konuştu.

"Kalayın erime derecesinde hiçbir mikrop barınmaz ve yemekleri lezzetli olur"

Kalayın erime derecesinin yüksek olduğunu ve bu yüksek derecede hiçbir mikrobun barınmayacağını ve bakır kapta pişen yemeklerin çok lezzetli olduğunu belirten Alkış, "Bakır, iletkenlik sırasında 3’üncü sırada yer alır. Bu nedenle bakır kaplar ısıyı eşit şekilde her yanına yayar. Bu özelliği sayesinde de bakır kapta yapılan yemekler diğerlerine göre daha güzel pişer ve daha lezzetli olur. Çelik tencerelerin de tabanları ya alüminyum ya da bakır kaplıdır. İnsan vücudunun da kalaya ihtiyacı vardır. Buna dayanarak en sıhhatli olanı da bakır kaptır. Alüminyum, demir her yerden alınabiliyor ama kalay madenini ancak ve ancak mutfak eşyasından milyonda 1-2 aşınma suretiyle insan vücuduna alır. Kurşun zararlıdır ama kalay öyle değil. Kalayın insan vücuduna zararlı olduğu hiçbir yerde yazılmamıştır. Bundan sonra da yazılacağını tahmin etmem. Çünkü insanoğlu topraktan gelmiştir. Kalay da başlı başına bir madendir" ifadelerini kullandı.

Mutfaklarda bakır kap kullanımının azaldığını söyleyen ve mesleğin yok olmaya yüz tuttuğunu belirten Alkış şunları söyledi:

"Mutfaklarda bakır kap kullanımı maalesef artık azaldı. Bunun nedenini de bakırın fabrikasyon olamamasına bağlayabiliriz. Kalaycılıkta fabrikasyon yok. Devlet bizim bize destek vermezse bizler de kaybolacağız. Gelecekte bakır kap kullanan insanlar ne yapar bilemem ama maalesef yavaş yavaş yok oluyoruz. Biz ayakta olduğumuz süre içerisinde bu işi yaşatmaya devam edeceğiz."