Nazım Hikmet’in Çekya’nın başkenti Prag’da 1956 yılında çekilmiş fotoğrafları, Prag Ulusal Tiyatro arşivlerinde gün yüzüne çıktı.

Nazım Hikmet’in 1956-1958 yılları arasında Çekya’nın başkenti Prag’da hazırladığı tiyatro oyunları sırasında ve günlük yaşamında çekilmiş fotoğrafları ortaya çıktı. Prag’daki Ulusal Tiyatro’ya ait arşivlerde Nazım Hikmet’ın yazıp yönettiği tiyatro oyunlarından Podivin (Enayi) oyununun provaları ve gala gecesi sırasında çekilmiş fotoğraflar ile dönemin Çekoslovakya’sında sergilenen tüm oyunları ile ilgili çıkmış gazete haberleri, oyun kitapçıkları ve diğer bazı belgeler bulunuyor. Nazım Hikmet’in Enayi (Podivin), İvan İvanoviç Var mıydı Yok muydu? (Byl Filip Filpek nebo nebyl?), İnek (Krava) ve İstasyon (Stanice) gibi birçok oyunu Çekçeye çevrilerek dönemin Çekoslovakya’sındaki en önemli tiyatrolarda uzun yıllar sergilendi. Nazım Hikmet’in Prag’da geçirdiği günlerde en çok ziyaret ettiği ve halen faaliyette olan Slavia Kafe’de (Kavarna Slavia) de Nazım Hikmet’in bir fotoğrafı bulunuyor.

Şiir kitabı ortaya çıktı

Nazım Hikmet, Prag’da bulunduğu süre içerisinde Pobyt v Praze (Prag’daki Günlerim) isimli bir şiir kitabı yayınladı. Nazım Hikmet’in şiirlerini Çekçeye şair arkadaşı Jiri Taufer’in çevirdiği kitapta ayrıca en yakın arkadaşlarından olan ünlü şair Vitezslav Nezval için yazdığı iki şiir de bulunuyor. Kitapta Nazım Hikmet’in Prag’ın çeşitli yerlerinde ve en çok ziyaret ettiği kafe olan Slavia Kafe (Kavarna Slavia) önünde dönemin önemli fotoğraf sanatçılarından Josef Prosek tarafından çekilmiş hiç bilinmeyen fotoğrafları da bulunuyor.

Gizli aşk mı?

Nazım Hikmet’in Prag’da geçirdiği günlerde aşık olduğu iddia edilen Sona Schulzova Danielova, dönemin ses getiren genç bir tiyatro ve sinema sanatçısıydı. Birçok tiyatro oyununda oynayan Danielova, 1959 senesinde yakalandığı kanser sebebiyle Prag’da hayatını kaybetti. Nazım Hikmet, Sona Schulzova Danielova’nın ölümünden duyduğu üzüntüyü 3 Leylek Lokantası isimli şiirinde “Pırağ’da Üç Leylek Lokantası’nda buluşurduk. Ah bacım, vah Sonya Danyolova hiçbir şey unutulmuyor ölüler kadar çabuk” dizeleriyle dile getirmişti.