Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, çocuklar için rol modelin önemini vurgulayarak, “Gönlüm ister ki çocuklarımız bizler evde gözlerinin önünde namaz kılıyor olarak bizi göre göre büyüsünler. Yalan söylediğimize hiç şahit olmayarak büyüsünler. Dolayısıyla ailemizin buna çok dikkat etmesi lazım. Çocukların büyüme sürecinde hal ve hareketlerimize dikkat etmemiz lazım” dedi.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş ve eşi Seher Erbaş, "Aile: Sevgi, Şefkat ve Merhamet" konulu Yurt Dışı Aile Semineri programına katıldı. Prof. Dr. Ali Erbaş ve eşi Seher Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Genel Müdürlüğünce çevrim içi olarak gerçekleştirilen seminerde aile konusunda önemli açıklamalarda bulundu. Programa iki torunuyla katılan çift, Diyanet Radyoları Genel Yayın Yönetmeni Aykut Burak Şimşek’in sorularını cevapladı. Şimşek’in "İslam’da aile olgusunu ve aileyi nasıl anlamamız gerekiyor?" sorusu üzerine Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, ailenin İslam dininde toplumun çekirdeği olarak kabul edildiğini belirterek şunları söyledi:

“Ailenin ne kadar önemli olduğunu anlamamız için bir kere ilk insanın tek başına bırakılmadığı ve hemen yanında bir eşinin de yaratılmış olduğunu biliyoruz. Onların çocukları oldu, çocukları ile birlikte bir aile oldular ve bütün insanlığın ilk örneği Hz. Adem, Hz. Havva ve çocuklarıyla birlikte bir aile oluşturdular. Sonra peygamberlere bakıyoruz, tüm peygamberlerin bir ailesi var. Hz. İbrahim’e bakıyoruz. Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam efendimize bakıyoruz, ehlibeytin onun hayatında ne kadar önemli olduğunu görüyoruz. Esasında biz namazlarımızda okuduğumuz Allahümme Salli ve Allahümme Barik dualarıyla ailemize dua ediyoruz. Burada hem Peygamber Efendimize hem Hz. İbrahim’e dua ediyoruz hem de onun ailesine dua ediyoruz. Aslında Hz. İbrahim’in ailesine dua etmekle kendimize dua ediyoruz, kendi ailemize dua ediyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki İbrahim’in zürriyetindeniz. Soyumuz peygamberler, Peygamber Efendimiz aracılığıyla Hz. İbrahim’e kadar dayanıyor. Onun ailesi, bizim ailemiz demektir, çünkü onun zürriyetindeniz. Dolayısıyla bu kadar önemli olan bir müesseseye bütün Müslümanlar namazlarında dua ediyorlar. Kendi ailemize dolaylı bir şekilde dua etmiş oluyoruz.”

Evlilik müessesesini canlı tutmak gerektiğini kaydeden Erbaş, bu hususta özellikle aile büyüklerinin gençlere yardımcı olmaları gerektiğine işaret etti. Sorumluluk almak istemedikleri için evlilikten uzak duranlara tavsiyelerde bulunan Erbaş, “Evlilikte paylaşmak vardır. Sorumluluğu karşılıklı paylaşırlarsa bu kolaylaşır. Korkulacak bir şey olmadığını düşünüyorum. Bekarlarımıza tavsiyemizi yapmış olalım. Hatta çocuklarla bu sorumluluğu paylaşmak lazım. Sorumluluğun ne kadar önemli olduğunu ama korkulacak bir şey olmadığını da vurgulamamız lazım” dedi.

“Sevgi, saygı, sadakat, sabır, selamet”

“Evliliğe adım atmakla benlikten çıkıp biz oluyoruz. Orada ben yok, ben dediğiniz zaman sıkıntılar başlar” ifadesini kullanan Erbaş, konuşmasına şöyle devam etti:

“Hani 5S formülümüz var ya, sevgi, saygı, sadakat, sabır, selamet diyoruz. Ailenin eğer sağlıklı bir şekilde yürümesini istiyorsak, ki bunu herkes ister, istemeyen olmaz, orada karşılıklı sevgi, saygı olacak. Sadakat yani dürüstlük, bu çok önemli. Çocukların anne babalarına karşı, eşlerin birbirlerine karşı çok dürüst olması lazım. Sadakat burada çok önem arz ediyor ama sabırsız bunlar olmaz. Cenab-ı Hak, peygamberlere sabırla ilgili dua öğretiyor; ‘Allah, sabredenlerle beraberdir.’ ‘Rabbimiz bizim üzerimize sabır yağdır’ buyuruyor. Sabrın en çok lazım olduğu yer ailedir. Ailede eşler birbirlerine karşı sabırlı olacak, çocuklar kendi aralarında sabırlı olacak, anne baba çocuklarına karşı sabırlı olacak, çocuklar anne babalarına karşı sabırlı olacak. Ailenin sağlıklı bir şekilde yürümesinin en önemli ilaçlarından birisi sabırdır” dedi.

“Sevginizi gösterin”

Sevgiyi hissettirmek kadar söylemenin de önemli olduğunu ifade eden Erbaş, şöyle konuştu:

“Tabii sevgiyi hissettirmek çok önemli ama Peygamber Efendimiz, ‘Sevdiğiniz kişilere sevdiğinizi söyleyin’ buyuruyor. Peygamber Efendimiz bizim önümüzü her konuda açıyor. Sevgide Peygamber Efendimiz nasıl örnek olmuş, neler söylemiş, hangi konuları tavsiye etmiş? Mesela ailede çocuklara sevginin hissettirilmesi ya da söylenilmesi konusunda da çok önemli bir örnek var. Peygamber Efendimiz bir gün yolda bir arkadaşıyla sahabeden birisiyle yürürken çocukları oynarken görüyor, gidiyor onları seviyor, okşuyor, öpüyor, küçücük çocuklara sevgisini belirtiyor. Yanındaki kişinin biraz tuhafına gidiyor ve diyor ki, ‘Ya Rasulallah, siz çocukları böyle sever misiniz, öper misiniz. İşte on kadar çocuğum var, daha hiçbirisini böyle sevip öpmedim diyor.’ Öyle deyince Peygamber Efendimiz, ‘Allah senin kalbinden merhameti çekip çıkartmışsa ben sana ne yapabilirim’ diyor. Muhteşem bir söz. Dolayısıyla bu şekilde sevgiyi göstermek, esasında bir merhamet göstergesidir. Sevgi göstermemek de demek ki merhametsizlik göstergesidir.”

Evlilikte vefa kavramının da önemli olduğunu kaydeden Erbaş, “Vefa, ailede olunca çok daha anlamlı oluyor. Yani eşlerin birbirine vefa göstermesi, çocukların büyüklerine vefa göstermesi. Vefasızlık, toplumda çok büyük bir hastalık ama ailede olursa bu daha büyük bir hastalık. Çocukların, vefat etmiş aile büyüklerine Kur’an okuyup ruhlarına göndermeleri, onları anmaları bir vefa göstergesidir” diye konuştu.

Kur’an-ı Kerim’de anne babaya nasıl davranılacağı hususunda ayetler olduğunu hatırlatan Erbaş, “Kur’an-ı Kerim’de İsra Suresi’nde buyuruyor ki ’Rabbimiz, ‘Anneniz, babanız yanınızda yaşlandığı zaman onlara kol kanat gerin. Nasıl ki onlar siz küçükken rahmet ve merhamet ile sizlere kol kanat gerdilerse siz de onlara kol kanat gerin, onlara ‘öf’ bile demeyin ve onlara güzel sözlerle hitap edin.’ Ne kadar önemli. Yani ailede çocukların anne babalarına nasıl hitap edeceği ile ilgili dahi ayet-i kerime ilkeleri ortaya koyuyor. Nedir ilke? Onlara ‘öf’ bile demeyin. Cenab-ı Hak, ailedeki sevginin, saygının, bağlılığın, vefanın ortadan kalkmasına müsaade etmiyor” ifadelerini kullandı.

“Bayramları tatile dönüştürmeyelim”

Erbaş, ailede sağlıklı iletişim konusunda da şunları söyledi:

“En büyük problemlerimizden birisi de bayramlarda bayramı tatile dönüştürmek. Buna da dikkat çekmemiz lazım burada. Bayramlar, aile fertleri birbirleriyle bir arada olsunlar, bayramlarını tebrik etsinler, otursunlar, birlikte yemek yesinler, sohbet etsinler. Sohbet kültürü bizim medeniyetimizin en önemli zenginliklerinden birisidir. Sahabi kelimesi de oradan geliyor, sohbet arkadaşı demektir sahabi, ashab. Dolayısıyla insanın çocuklarıyla, torunlarıyla oturup sohbet etmeleri, geçmişi yad etmeleri, yani aile bağlarını güçlendirmek için aile büyüklerini anmaları, bunlar gerçekten çok büyük zenginliktir. Şu anda bizi dinleyen kardeşlerimize tavsiyemiz; çok fazla arayı uzatmadan birbirlerini ziyaret etmeleri, aynı şehirde ise hele bunu çok daha sık yapmaları, farklı şehirlerde ise en azından bayramlarda mutlaka bayram ziyaretlerini yapmaları, mesela eğer annesi, babası yanında değilse ya da uzakta ise cuma günleri telefonla onları aramaları.”

Hz. Peygamberin bir hadis-i şerifinde, “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, sevdiriniz, nefret ettirmeyiniz” buyurduğuna dikkati çeken Erbaş, “Bu sizin çocuğunuz da olabilir, başkaları da olabilir. Özellikle ailede sevdirerek çocuklara bunu yaptırmak, müjdeleyerek, nefret ettirmeyerek onlara güzellikleri, iyi davranışları öğretmek gerçekten çok önemli” dedi.

“Çocuklarımıza iyi rol model olmalıyız”

Çocuklar için rol modelin önemini belirten Erbaş, “Çocuklarımız eğer namaz konusunda soğuk davranıyorlarsa kendimize bir bakmamız lazım. Yani biz çocuklarımızın gözünün önünde namaz kılıyor muyuz, kılmıyor muyuz? Teşvik ediyor muyuz, etmiyor muyuz? Gönlüm ister ki çocuklarımız bizler evde gözlerinin önünde namaz kılıyor olarak bizi göre göre büyüsünler. Yalan söylediğimize hiç şahit olmayarak büyüsünler. Dolayısıyla ailemizin buna çok dikkat etmesi lazım. Çocukların büyüme sürecinde hal ve hareketlerimize dikkat etmemiz lazım. İbadetlerimizi ihmal etmemiz lazım, namaz, oruç, diğer konular, hayır hasenat konularında. Camiye gittiğimiz zaman çocuğumuzu alıp camiye götürmemiz lazım. Herhangi bir hayır hasenat yapacağımız zaman o hayır yapacağımız maddeyi, para olur başka şey olur, çocuğumuza verip çocuğumuzun onu vermesini sağlamamız lazım” ifadelerine yer verdi.

Çocukların büyüme sürecinde anne babayı dünyanın en akıllı insanları olarak gördüklerini, okula gittikten sonra da anne ve babanın rolünü öğretmenin üstlendiğini aktaran Erbaş, “O açıdan öğretmenin buradaki vazifesi de gerçekten çok önemli. Bizim 4-6 yaş grubu Kur’an kurslarımızda Değerler Eğitimi veriyoruz. Değerler Eğitimi ile Peygamber Efendimizin, ‘Çocuklarınız yedi yaşına gelinceye kadar onlara temel dini bilgileri öğretiniz.’ hadis-i şerifi de burada devreye giriyor. Biz niye buna önem veriyoruz. Çünkü insanoğlunun karakter yapısının büyük oranda oluştuğu yaşlardır o yaşlar. Dolayısıyla anne, babalar ve öğretmenler küçük yaşlarda çocuklara rol model olmalılar. Bir Müslüman hem insan olarak hem de Müslüman olarak nasıl olması gerekiyorsa öyle yaşamalı ve çocukları da onları öyle görerek büyümeli, işte o zaman biz sağlıklı bir topluma kavuşmuş oluruz” dedi.